Hayatın en çok konuşulan, en çok yazılan, en çok aranılan duygusudur sevgi. Herkesin dilinde ama pek azının yüreğinde. Oysa sevgi, öyle kolayca tanımlanacak, tek kelimeyle sınırlandırılacak bir hâl değildir. Hele ki onu “tamamlanmak” sanmak, yalnızca eksik taraflarımızı doldurmak gibi görmek, onun ruhunu hiçe saymak olur. Sevgi, tamamlanmak değil; taşmak içindir. Taştıkça güzelleşir, büyüdükçe anlam kazanır.
Sevgi Bir Eksiklik Giderme Hâli Değildir
Günümüzde birçok insan sevgiyi bir ihtiyaç olarak görüyor. Eksik kalmış bir yanımızı tamamlayacak, bizi biz yapacak bir dış güç olarak… Oysa bu anlayış, sevginin özüne aykırıdır. Çünkü sevgi; önce kendini sevmekle, kendinde tamam olmakla başlar. Kendini tanımayan, kendi içindeki boşluğu bir başkasıyla doldurmaya çalışan biri gerçek sevgiyi ne verebilir, ne de alabilir.
Sevgi, bir başkasına yaslanmak değil; birlikte yürümek demektir. Onun omzunda ağlamak değil; o omzun kıymetini bilip sarılabilmektir. Sevgi, birine tutunmak değil; o tutunma hâlinden özgürce büyüyebilmektir. Kısacası sevgi, bir eksiklik değil; içten gelen bir fazlalıktır.
Taşan Sevgi Hayatı Güzelleştirir
Sevgi, taşkın bir ırmak gibidir. Taştığında bereket getirir. Toprağı canlandırır, çiçekleri açtırır, hayatı yeşertir. Sevgi de öyledir. İçinde biriktikçe değil, dışarıya taştıkça güzelleşir. Sadece kendimize değil, çevremize de dokunduğunda anlam kazanır.
Bir bakışla, bir sözle, bir davranışla sevgiyi göstermek; hayatın ritmini değiştirir. Bir çocuğun başını okşamak, yaşlı birine hâl hatır sormak, bir dostu dinlemek… Bunlar küçük gibi görünse de sevgiyi taşırmanın yollarıdır. Ve o taşan sevgi; başka yüreklerde filizlenir, büyür, yeniden taşar.
Sevgiyle Taşanlar Unutulmaz
Tarihe, sanata, edebiyata baktığımızda iz bırakan insanların çoğunun ortak noktası sevgileridir. Kimi insan sevgisiyle taşmıştır; bir ömrü başkalarına adamıştır. Kimi doğaya, kimi kaleme, kimi şehre, kimi de memleketine sevgiyle dolup taşmıştır. Onlar bu sevgiyi kendilerine saklamamış; paylaşmış, büyütmüş, aktarmıştır. Ve işte bu yüzden unutulmaz olmuşlardır.
Sevgiyle yoğrulan bir ekmek, öylesine pişirilmiş bir ekmekten daha çok doygunluk verir insana. Sevgiyle yazılmış bir mektup, binlerce kelimeye bedeldir. Sevgiyle verilmiş bir emek, sadece iş değil; iz bırakır geride. Çünkü taşan sevgi, dokunduğu her şeyi güzelleştirir.
Sevginin Dili: Sessizlikte Bile Anlaşılmak
Sevgi, her zaman büyük sözlerle anlatılmaz. Bazen sessizliktir sevgi… Yan yana durabilmek, aynı pencereye bakabilmek… El ele olmadan bile aynı yöne yürüyebilmektir. Sevgi, bir zorunluluk değil; bir tercihtir. Gönüllü bir emektir. İçten gelen bir akıştır.
Ve belki de bu yüzden taşan sevgi; hiçbir karşılık beklemeden akar. O, yürekten yüreğe ulaşır. Bir annenin evladına baktığı gibi, bir öğretmenin öğrencisine sarıldığı gibi, bir dostun sessizce yanında durduğu gibi…
Sevgi, Seninle Başlar
Sevgi, bir başkasında aranmadan önce kendi içimizde yeşertilmelidir. Kendini sevmeyen birinin, gerçek sevgiyi başkasına sunması mümkün değildir. Sevgiyle taşan biri ise, dünyaya umut olur. Bu yüzden önce kendine dön, kendini tanı, kendini sev. Sonra içindeki o sevgiyle dışarıya taş, taş ki; dünya biraz daha güzelleşsin.
Çünkü sevgi tamamlanmak değil, taşmak içindir.