Nobel ödüllü Aziz Sancar geçtiğimiz günlerde Türkiye’de idi ve şöyle bir açıklama yaptı;
“Tıp alanında Türkiye, Avrupa ülkelerinin önünde… “
Yine geçtiğimiz günlerde bir akademisyen “Türkiye, teknoloji alanında Avrupa ülkelerinin önünde…”
Afrika’da toplanan G20 zirvesinde yapılan açıklamada, Türkiye’nin dünyada gelişmekte olan ülkeler arasında 5. Sırada olduğu açıklandı.
Almanya’da sanayi üretimi gerilemeye devam ediyor. Hatta “Durgunluk” diye de değerlendiriliyor. Ukrayna savaşı Avrupa Birliği üyelerini ikiye böldü. Fransa-ABD ilişkileri gergin. “NATO ölümü gerçekleşmiştir,” diyen bir Fransa Cumhurbaşkanı var.
İngiltere iç sorunlarıyla uğraşırken Avrupa Birliği’nden ayrılma gereksinimi duydu.
Dolar, saltanatını kaybederken, Trump Çin ile ilişkileri geliştirme peşinde.
Papa bin üç yüz yıllık hayallerle geldi ülkemize.
Barak, “Ulus devletler işlerimizi zorlaştırıyor,” diye fetva verdi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, hukuksuz biçimde Lübnan ile deniz antlaşması yaptı.
İsrail, Suriye’yi parçalamakta kararlı ve engel tanımıyor.
“Milli birlik, kardeşlik ve demokrasi” komisyonuna rağmen DEM yetkilileri İsrail ve ABD direktifleriyle hareket etmeye çalışıyor…
CHP, 39. Olağan kurultayında ille de “Avrupa Birliği” ve “Batı” diyerek kendimiz olmayı reddederken, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir,” tanımına karşı, programına “Toplumsal kapsayıcılık” diyerek yeni bir Türk Milleti tanımı getirdi.
Ne demeli bütün bunlara?
Nasıl değerlendirmeli?
Haaa bir de 6/Aralık/2025 Cumartesi günü Ankara’da Akar Otelde Vatan Partisi Öncü Kadın genel kurultayı yapıldı ki, ÖZ, DİSİPLİN, NET ve dostu – düşmanı tanımlayan, kararlı, mücadeleye devam diyen Türk Kadınları vardı. “İşte olması gereken,” demek bu ortamda hak oldu!
İyiler-Kötüler
Doğrular – yanlışlar
Hayaller ve gerçekler
Durum bu ama olması gereken de mücadele, mücadele ve mücadele…
Ne diyordu Mustafa Kemal Atatürk?
“Umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır!”
Biz hep olumlu olduk ve olmaya devam edeceğiz:
Her zamanda ve her durumda bir çözüm vardır, halklar ve ulus devletler lehine…
Yeter ki inanalım!




