KIZILAY’A GÜVENSİZLİK İNSAN HAYATINA MAL OLACAK |
|
|
Tarih: 10 Nisan 2023 Pazartesi 17:49 |
Kızılay’a yapılan kan bağışının azalması hastaları ve hasta yakınlarını tedirgin ederken, sağlığa siyasetin karıştırılması vatandaşı mağdur etti. Mersin’de adını vermek istemeyen sağlık personeli, Mersin’de de rutin bağış sayısının çok azaldığını, kan bağışını hasta yakınlarının verdiğini ifade etti. |
Seren SABUNCU Deprem zamanında Kızılay'ın 'kan satıyor' iddiaları gündeme bomba gibi düşerken vatandaşın, Kızılay'a güven duygusunun sarılmasıyla da kan stoklarında ciddi sıkıntılar yaşandığı açıklandı. Stokun Mersin’de azaldığını söyleyen bir sağlık çalışanı kan bağışını hasta yakınlarının verdiğini söyledi. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Ökten, “İnsanlar kan bağışı yapmıyor çünkü yardım amaçlı kullanılmayacağını düşünüyorlar” derken Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu, tüm olumsuzluğa rağmen kan bağışının sürekli olması gerektiğine vurgu yaptı.
"Kan satılıyor denilmesi talihsiz bir kelime oldu” 6 Şubat’ta tüm ülkeyi sarsan Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında Kızılay'ın çadır satması gündeme gelirken, CHP'nin ortaya attığı iddiaya göre Kızılay'ın kan sattığı da ileri sürülmüştü. Bu iddialardan sonra da kan bağışında ciddi azalmaların olduğu da açıklandı. Bu açıklamayla birlikte Türkiye’de ulusal güvenli kan temininden sorumlu tek kuruluş olan Kızılay'da, kan stokunun kritik seviyeye gelmesi hasta ve yakınlarını tedirgin etti. Mersin'de adını vermek istemeyen sağlık personeli, Mersin'de de rutin bağış sayısının çok azaldığını, kan bağışını hasta yakınlarının verdiğini ifade etti. Muhalefetin "Kızılay'ın kan satıyor" iddiasını ortaya atarken peşin hükümlü olduğunu belirten sağlık personeli, "Kan satılıyor denilmesi talihsiz bir kelime oldu. Her şeyin bir bedeli var ve satılma olayındaki bedeli de SGK ödüyor zaten Kızılay'a. Keşke bunu araştırıp söyleselerdi. İnsanlar çok mağdur duruma düştü. 9 yıldır çalışıyorum bu sektörde, hiç bu kadar sıkıntı yaşanmamıştı. Son bir bir buçuk aydır böyle oldu. Ramazan ayının gelmesi de cabası oldu. Keşke çadır ve kanı birbirine karıştırmasalardı" dedi. Muhalefetteki üst yüzey yöneticilerin 'kan bağışı yapın' çağrısının yavaş yavaş etkisini göstereceğini de ekledi. 'Zaten bilinen bir durum' Bu konu gündeme bomba gibi düşerken Gazeteci Fatih Portakal da ulusal bir gazeteye konuşarak şu ifadelere yer vermişti, ‘’Bu zaten bilinen bir şey. Şu örnekle gidelim; düzenli olarak Kızılay’a kan bağışı yapan biriyim. Kızılay toplanan bu kanları, devlet hastanelerine ve özel hastanelere veriyor. SGK eliyle Kızılay’a ödemeler yapılıyor, bunu Kızılay’ın yetkilileri de açıklar. Kızılay’ın kan satma meselesi budur. Yani bizlerden toplanan vergilerle verilen bağış yapılan kanlar, yurttaşa verildiğinde SGK aracılığıyla kanların Kızılay’a ödemesi yapılıyor. Bunu Kızılay yetkililerine sorun, aynı şekilde anlatacaklardır. Peki, ben ve milyonlar neden Kızılay'a kan bağışında bulunuyoruz? İnsanlar ihtiyaç duyduklarında kana rahat ve ücretsiz olarak ulaşabilsinler diye.''
'Çadır satan kan da satar' Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise Kızılay'ın kan satma iddialarıyla ilgili, ''Deprem olduğu zaman çadır satan kan da satar. Kızılay’ın amacı yardım etmektir. Kızılay, herhangi bir ticari kuruluş değildir. Son zamanlarda asli görevini unutan Kızılay, ticarileşmiştir. Dönem dönem buna benzer iddialar dolaşıyor, böyle bir iddia uzun süredir var. Kızılay tamamen amaçlarının dışına çıkmıştır. Siz aldığınız bağışlardan ayrı bir kâr etme amacı güderseniz bu tutum sizin artık bir yardım kuruluşu olmadığınızı gösterir. Kızılay’ı artık bir yardım kuruluşu olmaktan çıkarmak lazım. Tüzüğünü vs. değiştirmek lazım. Artık ticaret yapan kuruluşlara dönüşsün.'' SES: “Kan bağışı sürekli olmak durumundadır” Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) merkez yönetim kurulu tüm olumsuzluğa rağmen kan bağışının sürekli olması gerektiğine vurgu yaparak şu açıklamalara yer verdi, “Hiçbir dönemde olmadığı kadar Kızılay’a yönelik artan güvensizliğin (çadır satma, kan satma, yiyecek satma vb. durumlar nedeniyle) kan bağışına olumsuz etkilerini maalesef sağlık kurumlarımızda daha iyi gözlemleyebiliyoruz. Tüm olumsuzluklara rağmen kan bağışı sürekli olmak durumundadır. Bu nedenle bir yandan eleştirilerimizi en sert şekilde yapıp şeffaf ve toplum yararına faaliyet yürütecek bir Kızılay’ı yaratmaya çalışırken diğer yandan yaşamak ve yaşatmak çabamızı dayanışma ile büyüteceğiz. Kan bağışının hayat kurtardığı bilinciyle üyelerimiz başta olmak tüm halkımızın bir başkası için yaşama yeniden tutunma mutluluğunun önemli dayanışması olan kan bağışını yapmaktan imtina etmemeye çağırıyoruz.
'Yasal bir durum' Halk Sağlığı Uzmanı Prof Dr. Ahmet Saltık ise 'Kızılay'ın kan satma gibi bir durumunun söz konusu olmadığına' ilişkin şu sözleri sarf etti: ''Türkiye’de kan bağışlarıyla ilgili 5624 sayılı bir yasa var. Bu yasa 2007’de yenilendi. Bu yasaya bağlı olarak kan ve kan ürünlerini toplama yetkililerden biri de Kızılay. Ayrıca birtakım kamu ve özel kurumlar da kan toplayabilirler. Bu kanlar toplandıktan sonra saydığımız kurumlar; bu kanı işleyecekler gerekirse bu kanlardan plazma vs. ayıracaklar. Kızılay’ın Türkiye genelinde toplam 300 kan toplama alanı var. Elbette bu işlemlerin bir bedeli var, Kızılay’ın kaynakları bu işlemlere acaba yeter mi? Bu gayet yasal bir durum. Kızılay’ın bu işten bir kâr etmediği doğrudur.
Kızılay topladığı kan ve ürettiği kan ürünlerinden para kazanmıyor. Zorunlu işleme - saklama - taşıma giderlerini hesaplayarak bir anlaşma gereği SGK'dan karşılığını alıyor. Dr. kan ya da kan ürünü reçete ettiğinde Kızılay'dan sağlanıyor ve fatura SGK'ya yollanıyor. Bu olağan bir durum. Ülke içinde satış, 5624 sayılı yasa gereği olanaksız. Kan bağışlayan da Kızılay'dan ya da karşı taraftan para alamaz, çıkar sağlayamaz. Ülke içi gereksinim fazlası kan ve ürünlerinin yurt dışına pazarlanması / bağışlanması da normal. İşlenmiş kan ürünleri karşılığında da verilebilir. Kamu yararına çalışan dernek statüsü var Kızılay'ın. İktisadi işletmeler kuruldu ve akçalı (mali) özyeterlik sağlanmaya çalışıldı. Bu durum "kâr" amacı sonucu doğurmamalı. Kaynaklarıyla sağladıklarını afetlerde hızla ve koşulsuz, afetzede insanlara sunmalı. Böylesi ortamlarda AFAD'a, gönüllü kuruluşlara çadır, yiyecek vb. lojistiğini satması kabul edilemez. Kızılay köklü bir kurum, 155 yaşında, yaşatmamız gerek. Liyakatla yönetilmeli ve mutlaka hesap vermeli. Sayıştay, DDK, TÜRMOB, TBMM denetimlerine açılmalı.''
'Kan bağışına devam etsinler' Önemli bir çağrıyı da paylaşan Saltık, ''Yalnız Kızılay Başkanı’nın bir tıp doktoru olmasına karşın ‘Kan bir insan dokusudur’ ifadesi yanlış, kan biyolojik bir sıvıdır. Ayrıca buradan güncel bir bilgi paylaşmak istiyorum. Kızılay’ın açıkladığı rakamlara göre, depremzede yurttaşlarımız için yapılan kan bağışı sayısı şu an için yetersiz. Lütfen, halkımız kan bağışında bulunmaya devam etsinler. Öte yandan gündemde konuşulan ve Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın söylediği Kızılay’ın iştiraklerinin gerçekleştirdiği ticari boyuttaki hareketler çok ayıptır, olmaması gerekir. Kızılay 155 yıllık bir kurumdur, böyle bir ifade ve tutum çok ayıp, kabul edilir değil'' ifadelerini kullandı. |
|
Yorum Ekle
![]()
|
![]() ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM pratikhaber.com © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. URA MEDYA |